Deniz Beste Akdoğdu Söyleşisi

12.02.2025

Herkes Burada Mı? / Tiyatro Oyunu


Seni biraz tanıyabilir miyiz? Deniz Beste Akdoğdu kimdir? Bu aralar neler yapıyorsun?


Sanatçıyım. Bunu diyebilme cesaretini de GSF sayesinde edindim diyebilirim. Yönetmen ve oyuncuyum. Biraz da yazarım. Geçim kaynağımı bir süre, mezun olduğum mühendislik alanında kazandığım için bunu söylemekte zorlanıyordum fakat tiyatro hayatımda uzun zamandır var ve artık bu alanı hayatımın merkezine yerleştirdiğim için kendimi tanımlamam da değişime uğradı. ODTÜ’de Endüstri Mühendisliği anadalını ve Fizik yandalını bitirdikten sonra İstanbul’a dönüp Bilişsel Bilimler alanında da yüksek lisans yaptım. Bu sırada Studio Oyuncuları’nda eğitim almaya başladım. Yüksek lisansımı bitirirken, “altın bileziklerimi” bırakıp oyunculuk alanında profesyonel olarak ilerleme isteğim netleşti diyebilirim. Hep meraklı biri oldum ve son raddede, insanlarla temas ederek ortak üretimlerde yer almanın benim için hayatın anlamı olduğunu fark ettim. Daha önce sahne üstü ve kamera önü/arkası deneyimlerim oldu fakat GSF ile beraber, bu dönem bir araya geldiğimiz ekibimizle kendimize ait ilk projemizi üretme fırsatı yakaladık. Şu anda Kadir Has Üniversitesi Film ve Drama yüksek lisans bölümündeyim. Yönetmenlik, oyunculuk ve ses-ışık operatörlüğü yapmaktayım. Ve tabii ki geçinebilmek için farklı şeyler...


GSF 2024 döneminde üretimler “merak” temasında gerçekleşti. Projenin tema ile ilişkisinden bahseder misin ve sende uyandırdığı fikirlerden bahseder misin?


Merak olmadan sanatsal üretimin olamayacağını düşünüyorum. Bir tiyatro oyunu projesi ile başvurdum. Yönetmen ve oyuncu olarak içinde yer aldığım oyunumuzda toplam 4 oyuncu ve 1 yardımcı yönetmen/yazarımız ile 5 kişilik çekirdek bir ekibimiz oldu. Oyunun başvuruda ilettiğim çıkış metnine dayanacağı belliydi. Fakat tasarım da metin de süreç içinde “biz”den çıkacaktı. Bizim merak noktalarımız da temelde: bir araya gelmek/gelememek, istemek, çabalamak ve yola çıkmak temalarında geziniyordu. Bir araya gelmenin çok zorlaştığı bu dönemden biz de nasibimizi aldık, çeşitli zorluklar yaşadık, bunların nedenlerini merak ettik ve üretimimizi yaşadığımız süreçten yararlanarak geliştirmeye çalıştık. Aslında üretim sürecimizin kendisi büyük bir merak. Çünkü konvansiyonel olarak belirli bir metin ve tasarı ile çıkmadık yola. Denemeler, yanılmalar ve doğaçlamalar merak ettiklerimizin vücut bulmuş hali oldu diyebilirim. İzleyici ile karşılaşan canlı bir üretimin yansımaları da merak unsuru oluşturuyor. Performans sürecinde ve bitiminde, performansa şahit olanlarda nasıl sorular oluşacağı da merak konumuz.


Açılış etkinliklerinin sürece katkısı oldu mu? Proje süreci nasıl ilerledi, beklediğin gibi mi, çalışmanda değişiklikler oldu mu, olduysa nasıl bir değişim ihtiyacı hissettin? (Etkinlikler perspektifini etkiledi mi...)


Genel olarak hayatta isteklerim doğrultusunda adım atmayı ve etrafımdakileri de harekete geçirmeyi deneyen biriyim. GSF’nin çağrısını gördüğümde hiç düşünmeden başvuru yaptım ve her şey süreç içinde şekillendi. Benim için cesaretimi tetikleyen noktalardan birini yarattı diyebilirim ve sonrasında da ekipteki arkadaşlarımın tabii ki. İlk defa böyle bir projeyi baştan sona sırtlanma tecrübesi edindim ve bu yolda çokça önemli deneyim elde ettim. Burada diğer sanatçı arkadaşlarımla olan tanışıklıklarımla hem bilgilendim hem yeni bağlar kurdum. Bir araya geldiğimiz etkinliklerde güvenli bir alan oluşturarak cesaretimize katkı sağladığımızı söyleyebilirim. Projemiz, süreç içerisinde yaratım gerektirdiği için çoğu şey beklendiği gibi gitmedi tabii ki. Yol bizim için bir keşif yoluydu; bu ekip ilk defa birlikte üretim yapıyordu. Ben de ilk defa bu kadar şapka takıyordum (bu ufak bir spoiler içermekte). Beni düşünmeye ve üretime iten asıl mesele “neden bir araya gelemiyoruz?” sorusuydu. Ortak bir istek/amaç ile yola çıkan bir grup insanın da çeşitli kısıtları ve engelleri olabiliyor. Bireysel ama daha çok da toplumsal bu zorluklar gitgide bir araya gelişlerimizi azaltıyor. Bu hepimiz için geçerli ve en zoru bir araya gelebilmek, akabinde de bir arada kalabilmek oldu. Zordu, ama yapılması gerekiyordu :) Sürecin başından sonuna ekibimiz yer yer genişledi, yer yer küçüldü. Bu durumlar sorgulamamızı ve sorularımızı arttırdı. Yaşadığımız süreç üretimimize katkıda bulundu. Günün sonunda, en başından sonuna kadar birlikte yürüyebildiklerimizle bir arada kalabilme direnişini gösterdiğimizi düşünüyorum. Öğrendiklerimizi biriktirip, hatalarımızı tecrübeye çevirip ilerlemeye çalışacağız.


4. GSF’de genç sanatçılar için ne gibi fırsat ve imkanlar görüyorsun?


Genç sanatçıların bir araya gelebildiği ortamların üretim süreçlerine katkı sağladığı kanaatindeyim. Akranlarımızla göz göze bakmak, aynı havayı solumak, fikir alışverişleri yapmak çok değerli. Özellikle maddi olarak sıkışmışlık içinde yaşayan genç sanatçılar için güzel bir kapı araladığını düşünüyorum GSF’nin. Bununla birlikte de süreç boyunca yapılan etkinlik ve söyleşiler ve dönem sonu sergimizle beraber “alanda biz de varız” diyebiliyoruz.


Daha önce kurumlarla çalışma deneyimin oldu mu? Bir tiyatro oyununda ya da performatif çalışma pratiğini deneyimlediğin yerlerde bulundun mu? Yanıtın evet ise; sence kurumlar genç sanatçıları nasıl destekleyebilir? Ne yaptıklarında desteklemiş olurlar? Kurumlar gençlerle çalışırken nelere dikkat etmeli?


Evet, sahne üstü ve arkası deneyimlerim oldu. Dönüp baktığımda, gençlerin emeklerinin yok sayıldığını fark ediyorum. Yolun başındaki kişilerden her şeyin istenebildiği ama karşılığında hiçbir şeyin verilmediği bir sistemin içindeyiz maalesef. Ve bu öyle bir alan ki, en başta fiziksel olarak yüksek efor gerektiriyor. Gerçekten alın teri döküp sahne tozu yutuyorsunuz. Şanslıysanız sahnede, ama genellikle bir yönetmenin arkasındaki koltukların birinde, içiniz üretim heyecanı ile dolu, sahnedekilerin prova arasına kahve yetiştirmeye çalışırken. Günün sonunda isminiz bile anılmayabiliyor. Bir yerlerde de sürekli birilerinin size şans vermesini, sıranızın gelmesini beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. Sanıyorum zor da olsa “hayır” demeyi öğrenmek, emeğimizi sahiplenmek ve kendi şansımızı yaratmaya çalışmak gerekiyor ve gerçekten birden fazla şapka takmak. Sesinin duyulması için en azından işlerinle konuşabilmen lazım, işlerinle konuşabilmen için de bunları üretmek için gerekli fırsatlara erişebilmen lazım. Bu anlamda, genç sanatçılara daha çok teşvik fonları sağlanmalı. Ekiplere süreci kolaylaştırıcı imkanlar sunulmalı; prova alanı, teknik destek, süpervizyon ve ücretsiz sahne tahsisi gibi. Devlet ve yerel yönetimlerin bu konuda daha aktif ve araştırmacı olması gerektiğini düşünüyorum. Sektörün en büyük kanayan yarası ise vergiler. Zincirleme olarak sahne kiraları ve bilet fiyatları... Oyun çıkarabilmek için borca giren çok kişi var. Günün sonunda onca emek maddi olarak karşılıksız kalıyor genellikle. Her oyun sonu borçlu çıkacağını bilerek sahneye adım atan dostları gördükçe de hüzünlü bir umut kaplıyor içimi.

Blog Yazıları

Haberler & Güncel Bilgiler

Bekleyin...