Deniz Dursun Söyleşisi

20.10.2025

Gizleyemediklerimiz / Fotoğraf


Seni biraz tanıyabilir miyiz? Deniz kimdir? Bu aralar neler yapıyorsun?


Yürümeyi ve yazmayı seven biriyim. Peynir yemem. Uçabilmeyi isterdim ama çok yüksekten korkarım, kanatlarımın olmadığını bildiğim için galiba. 26 yaşındayım. Bu aralar ve genelde yazıyorum. Editörlük yapıyorum aynı zamanda. Bir tiyatro oyunu yazdım, Yıldız; taze prömiyer yaptı, temsilleri sürüyor. Bir de tabii GSF projeme kafa yoruyorum; deniyorum, yanılıyorum, yapıyorum, bozuyorum. Bazen koşturup bazen soluklandığım, bazen mutlu olup bazen ağladığım bir süreç diyebilirim genel olarak.


GSF 2024 döneminde üretimler “merak” temasında yapılıyor. Projenin tema ile ilişkisinden bahseder misin ve sende uyandırdığı fikirlerden bahseder misin?


Bir süredir el fotoğrafları çekiyordum ben. Tanıdığım, tanımadığım bir sürü el vardı yani arşivimde. Bavul taşıyan eller, çiçek tutan eller, birbirini tutan eller, parmak sallayan eller, kaşınan eller, kaşıyan eller, süpürge yapan eller, hareketsiz duran eller… Eller üzerinden bir hikâye anlatmak ya da ellerin bize çabasızca söyledikleri ilgimi çekiyor kısacası. Bir gün metroda bir çocuğun, bir topu ısrarla tutmaya çalıştığını gördüm. Kendi topu değildi ve ona dokunmaya dair müthiş bir arzusu vardı. Ellerinden anladım bunu. Çocuğun yüzünü hatırlamıyorum bile ama elleri aklımda. Annesi de çocuğu geri çekmeye çalışıyordu. Daha temkinliydi el hareketleri. Çocuğunki cüretkâr ve netti. Merak ettiği nesneyi “dokunarak” “kurcalayarak” keşfetmek istiyordu ve bunu hiç tereddüt etmeden, kaygısızca yapıyordu. Buna çok yakın bir zamanda “merak” temasının duyurusunu görmüştüm. O an bir ışık yandı. Dedim “ben elleri böyle bir forma sokacağım, video çekmeye başlayacağım ve sadece ellere bakarak, onları izleyerek duygu dünyamız ve eylemlerimiz, karakterimiz, sosyo-kültürel altyapımız, yaşantımız hakkında nasıl ipuçları bulabiliriz, bunu görmek istiyorum.” Böyle böyle fikirler şekillendi ve başvurdum.


Açılış etkinliklerinin sürece katkısı oldu mu? Proje süreci nasıl gelişti, beklediğin gibi mi, çalışmanda değişiklikler oldu mu, olduysa nasıl bir değişim ihtiyacı hissettin? (Etkinlikler perspektifini etkiledi mi…)


Oldu tabii katkısı. Sanatçı olmaya, haklara, üretime ve birlikteliğe dair zihnimdeki küme küme bulutların derlenip toplandığını hissettim genel olarak. Bir de her şeyden öte, ben bir grup insanla bir aradalığı seviyorum, o çok iyi gelmişti. Hepimiz tek tek, kendi projelerimiz için oradayız ama kimse izole etmemiş kendini. Paylaşıma ve ilhama çok açık bir alan var. Herkes diğerinin işinin bir ucundan tutmaya çok hazır. Kendini pazarlamak zorunda olmadığın bir ortam. Sanat dünyası biraz böyledir ya çünkü, ona alıştık ister istemez. Kendini satmayı bilmek ve parlamak zorundasın bir şekilde. Burası öyle değil, nefes aldırıyor o yüzden. Bir bakıyorsun çok benzer kaygılar var herkeste ve bu da ayrıca ortaklaştırıyor. Projemi biraz değiştirdim yolda. Fotoğraf/video projesi olarak başvurmuştum ilk etapta. Önce adı değişti, sonra da biçimi. Bir video art yapmak istiyordum; sesler, hikâye, pek çok şey hazırdı, fotoğraflar da eşlikçisi olacaktı. Son düzlükte bazı aksilikler çıktı ve sadece fotoğrafa döndüm. İyi mi oldu kötü mü bilmiyorum ama video art çok aşina olduğum bir form değildi, deneye yanıla bir yol bulacak, destek alacaktım. Fotoğrafta daha kendim gibi hissediyorum. O yüzden daha çok içime siniyor bu alandaki üretimlerim. Şunu söyleyebilirim; bir şeylerin kafamdaki gibi olmayabileceğini hep biliyordum ama bu şekilde tecrübe etmek de iyi oldu. Alternatif yollar aramak zihin egzersizi gibi bir şey. Çözüm odaklı olmak zorundasınız. Bir de elleri izlemenin sandığım kadar kolay olmadığını anladım.


GSF’de genç sanatçılar için ne gibi fırsat ve imkanlar görüyorsun?


Bir kere günümüz koşulları (kültür politikalarından ekonomiye) öyle kolay kolay üretmeye imkân tanımıyor. Her şey çok zorlaştı. Sanata bir kere bulaşmış biri bilir; yapmadan duramazsınız. “Bunu yapmak zorundayım, başka türlüsünü bilmiyorum, düşünemiyorum” hissi sizi gıdıklar durur. Ama bir yandan -aslında her sektörde olduğu gibi- burada da garip dengeler var. Kutsal bir şey, acayip bir şey zannediyoruz ya sanatı… Tertemiz bir şey zannediyoruz. Fakat öyle değil tabii ki. Çarpıklıklar, güvensizlikler, bozuk ilişkiler burada da var. Küçük hesaplar, iki yüzlülük, ben bilirimcilik burada da var. Ya da sürüklenebiliyorsunuz akışa kapılıp bazen. “Kendimi var etmem lazım, görünmem lazım” derken kendinizle aranız bozulabiliyor. O yüzden güvenli alan çok önemli. Hem ilişki kurmak hem üretim yapmak açısından söylüyorum bunu. Genç olmak hele dikiş tutturmak ve yol bulmakla da çok ilgili olduğundan hevesinizin kırılmaması, güçlü hissetmek, eğilip bükülmemek pek kolay olmayabiliyor. Ben sancısız genç sanatçı tanımıyorum açıkçası. Bu parametrelere bir de ekonomik kaygılar eklendiğinde ipin ucu iyice kaçıyor. Hepsi iç içe zaten. GSF’nin durduğu yer bu yüzden de çok önemli gibi geliyor bana. Yani bir fikrin var, hayata geçirmek istiyorsun ve sana “yanındayım” diyor, hem maddi hem manevi. İnsanı ayaklandıran bir şey bu. Doğru bir şey yaptığını hissettiriyor, öyle söyleyeyim. Ve bu çok güzel.


Daha önce kurumlarla çalışma (sergi, yarışma, hibe vb. şekillerde) deneyimin oldu mu? Sergi, yarışmalara katılmış mıydın?


Yanıtın evet ise; Sence kurumlar genç sanatçıları nasıl destekleyebilir? Ne yaptıklarında desteklemiş olurlar? Kurumlar gençlerle çalışırken nelere dikkat etmeli?


Olmadı hayır. Bu ilk.


Son olarak söylemezsem olmaz dediğin bir şey var mıdır?


Yok, söyleyeceğim her şeyi söyledim şimdilik :)

Blog Yazıları

Haberler & Güncel Bilgiler

İletişim

Her konuda bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bekleyin...